Eskişehir’de Gezi Parkı olaylarında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ı kasten öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Mevlüt Saldoğan, “Eğer Gezi Parkı bir darbe girişimi ise ben darbe girişimini bastırmak için çalıştım” dedi.
3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, savcının mütalaası hakkında savunma yapan ve hakkında ‘Kasten Adam Öldürmek’ suçundan cezalandırılması istenen tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan, “İddia makamın ve müdafi heyetinin iddialarını kabul etmiyorum.
Getirmiş oldukları makette en kilit noktada yanlışlık vardır. 16 aydır tutukluyum. O boş alana bina yapıldı mı bilmiyorum. Geçici baygınlıktan bahsediyorlar. Benim orada zor kullandığım şahsın Ali İsmail olup olmadığı belirlenmediği halde mahkeme bu güne kadar devam etti.
İddia makamı da bu şekilde iddianame hazırladı. Ben Ali İsmail Korkmaz olmadığını söylüyorum. Oradaki müdahale sadece 57 saniye. Ben o gece görevli olduğumu, zor kullandığımı savcılıktan itibaren söyledim. Yalan söylemiyorum” dedi.
Mevlüt Saldoğan, “Ben namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum. Bu güne kadar hiç kimseyi yaralama ve öldürme kastı ile hareket etmedim. Benim ne zaman raporlu olduğum ve izinli olduğum görülür. Vicdanen rahatım. Görüntüler kim tarafından silindi veya sildirildi ben de bulunmasını talep ediyorum. Sanık sıfatı ile ilk defa ağır bir suçlama ile yargılanıyorum.
Benim için en büyük acı bu. Orada benden başka görevliler de vardı. 8 aylık Eskişehir’de görevli olduğum için ben personeli tanımıyorum. Buradaki esnaf arkadaşları vallahi de billahi de jandarma arabasında tanıdım. Tutuklandığım gün tanıştım.
Sokağın başında kimin bulunduğunu bilmiyordum. Onların yanına gidiyordum. Pusu kurma gibi bir durum yok. 72 saat boyunca görevden ayrılmamak üzere orada bulundum. Bir insanın ne kadar uykusuz kalabileceği psikoloğa sorulmalı.
Masum gösterilen, demokratik haklarını kullandıkları söylenen grup taşlarla, sopalarla, 12’lik bilyeler ile saldırıyorlardı. Benim ne ceza alacağım hiç önemli değil, ben bu güne kadar şerefimle, namusumla çalıştım. Buraya hırsızlık, fuhuşla suçlanarak gelmedim. Genç birini öldürmekle suçlanıyorum. Vallahi de billahi de kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürme kastı ile hareket etmedim.
Eğer Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri bakanı ‘Gezi parkı bir darbe girişimi’ diyorsa, eğer gezi parkı eylemleri bir darbe girişimiyse ben kimseyi öldürmek için çalışmadım, ben bir darbe girişimini bastırmak için çalıştım.
İnsan kendisine saldıranı tanır, benim zor kullandığım şahıs Ali İsmail Korkmaz değil. Ben kimseyi öldürme kastı ile hareket etmedim. Allah her şeyi biliyor. Vicdanen rahatım. O gün silahımın namlusunda mermi vardı. Öyle bir kastım olsa çeker vururdum. Ben tahliyemi istiyorum” diye savunma yaptı.
‘Kasten İnsan Yaralama ve Ölüme Sebebiyet Verme’ suçundan yargılanan tutuklu sanık Ramazan Koyuncu ise, “Ben sadece o akşam amcamın oğlu İsmail Koyuncu’yu almaya gittim. Bu şahsa elim bile değmedi. Ailem ve ben mağdur oldu. Benim kimseye karşı kastım yoktu. Ne için yattığımı dahi bilmiyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.
Tutuklu sanık İsmail Koyuncu ise, “O kişi Ali İsmail Korkmaz değildi. Bize doğru gelen kişi uzun boyluydu ve üzerinde kırmızı renkli bir giysisi yoktu. Kaçan şahıs çok aktifti. Ben kesinlikle kimse ile işbirliği yapmadım. O gün birçok genç geldi benim iş yerime, hepsine yardım ettim. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu.
Tutuklu sanık Ebubekir Harlar, “O gece evime gidiyordum. Polislerden yardım istedim” diyerek, “Kimseye müdahalem söz konusu değil aksini söyleyen varsa bunu ispat etsin. Tahliyemi istiyorum” şeklinde savunma yaparken, tutuklu sanık Muhammet Vatansever, “Kimse ile işbirliği yapmadım. Sadece olayları izledim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Bu şahıs da kesinlikle Ali İsmail değil. Üzerinde açık renk tişört vardı. Vicdanen rahatım. Devlete karşı boynumuz kıldan incedir. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde savunma yaptı.
Tutuksuz sanık Hüseyin Engin savunma için süre isterken, Yalçın Akbulut, “Ben kesinlikle talimat vermedim ve böyle bir talimat duymadım. Ben Eskişehir’de uzun saçlıydım. Savcıya da ben olduğumu söyledim. Savunma için süre istiyorum” diye konuştu.
Şaban Gökpınar ise, “Savcının görüşlerine katılıyorum, o gün açık öğretim sınavım olduğu için idari izinliydim. İlerleyen saatlerde telefon ile arandım ve geldim. Benim amir sıfatım yok. Darp edilen şahsı ne gördüm ne de gördüm” dedi.Sanıkların savunmasından sonra duruşmaya ara verildi.