Son zamanların en konuşulan önemli isimlerinden birisi olan Eski MHP Milletvekili olan Meral Akşener gündemde çokkonuşulacak önemli açıklamalarda bulundu.Meral Akşener, paralel proje söylentileriyle ilgili, “Eski Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu için de böyle demişlerdi. Şimdi de benim için diyorlar. O dönem sayın İhsanoğlu, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin adayıydı. Ekmeleddin İhsanoğlu bir paralel proje ise, onun seçen baş paralel de Sayın Bahçeli oluyor" dedi.
Eski MHP Milletvekili Meral Akşener, CNN Türk’te Akif Beki’nin sorularını yanıtladı. Şehitlere rahmet dileyerek sözlerine başlayan Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilişkilerinin kopmasının nedeniyle ilgili, “Sayın Bahçeli’nin bizzat davetiyle 2001 yılında MHP’ye katıldım. Milletvekili adayı oldum. 2004’te İstanbul büyükşehir adayı yapıldım. 2007’de 1. Sıra milletvekili adayı oldum. Bunlar Bahçeli’nin tasarrufuyla oldu. Ne olduğunu anlayamadığım bir biçimde Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken benim ismim geçti medyada. Benim dışımda gelişti bu süreç. Benimle ilgili yazı yazın diyen bir pozisyonda değilim o yazarlalar ilgili. Sonuç itibariyle buradan bir gerilim başladı. Bazı anketlerde CHP’nin adayının yüzde 22, benim yüzde 28 Erdoğan’ın 38 olduğu çıktı. İkinci turda benim kalabileceğim gibi yorumlar yapıldı. Ve bir gün Bahçeli çatı aday önerisinde bulundu. Partileri gezdi ve İhsanoğlu aday olarak ortaya çıktı. Ben İhsanoğlu için çok çalıştım. Daha sonra 2015 seçimlerinde aday oldum ve birinci sıradan 3. bölge Sayın Bahçeli tarafından” dedi.
“1 KASIM SEÇİMLERİNDE BAHÇELİ BENİ LİSTEDEN ÇIKARDI”
“Çirkin şey yaşadım o süreçte malum bir iftira yaşadım Bahçeli’yi bilgilendirdim. Kafana takma üzülme dedi. Sonrasında devam ettim” diyen Akşener, “Sonunda seçimler bitti. Gönül alma konusuyla ilgili Abdülkadir Sevli bir yazı yazdı. MHP Ak Parti koalisyonu kurulsa diye bir yazı yazıldı. Sayın Bahçeli; hep Meral hep Meral bir daha olursa üstünü çizerim dedi. 1 Kasım seçimlerinde Bahçeli beni listeden çıkardı. Buna bir itirazım olmadı. Kararlar böyle konulduğu için itirazım olmadı. Bu süreç içinde hiçbir beyanım sitemim olmadı” diye konuştu.
Sonuçların ardından harekette aşağıdan yukarıya bir kaynama olduğunu belirten Akşener, şunları kaydetti:
“Çık yola dendi. Daha önceden de söylemişti. Ben o zaman böyle bir şey düşünmediğimi söylemiştim. Ancak bu sefer sonuç değiştirdi işi. Ben olağan üstü kongre talebimi dile getirdim. Siz imzalarınızı toplasanız da yapmıyoruz cevabını aldık. Bu imzaların özelliği şu, il ilçe başkanları, belediye başkaları imza verdi. Bir talimat daha geldi Bahçeli’den ‘1100 imzada toplasanız da hükmündedir.’ Biz de mahkemeye gittik. Mahkeme karar verdi. 8 Nisan’da 3 kişilik çağrı heyeti atadı. Birdenbire bu mahkemenin bu karar veremeyeceği tartışması çıktı. Dolayısıyla çağrı heyeti şunu yapacak; delegelere çağı yapacak ve kongreyi toplayacak. Bütün kurullar devam ediyor. Sadece bu 3 arkadaşımız bu kongreyi yapmakla görevlendirildi. Partinin iç işleyişiyle ilgilisi yok. Divan seçildiği andan itibaren de görevleri bitecek.”
“BAŞ PARALEL BAHÇELİ OLUYOR”
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun paralel proje söylentileriyle ilgili soru üzerine Akşener, “MHP’nin Sayın İhsanoğlu’nun önerisi olduğunu biliyorum. Muhafazakar dediğimiz alanın temsilcisi olduğunu ve Abdullah Gül’le yakınlığını biliyordum. İktidar tarafından da İTÖ başına getirdiğini biliyorum.
Ben Sayın İhsanoğlu’nu tenzih ediyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu için de böyle demişlerdi. Şimdi de benim için diyorlar. O dönem sayın İhsanoğlu, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin adayıydı. Ekmeleddin İhsanoğlu bir paralel proje ise, onun seçen baş paralel de Sayın Bahçeli oluyor" şeklinde konuştu.
“NİYE KAÇILIYOR ANLAMIŞ DEĞİLİM”
2 milyon oy kayıbıyla ilgili soru üzerine Akşener, “Biz öncelikle kongre talebinde bulunduk. Bin 153 delegenin karşısına çıkmayı talep ettik. Kendisinin de aday olması halinde, burada bir garanti yok ki şu seçilecek diye. 2 milyon oy kaybı MHP için makul ise bizim için, taban için makul değil. Bunun tartışılması gerekiyor. Kurultayı toplarsınız bu tartışma zeminin oluşturulur. Niye kaçılıyor anlamış değilim” dedi.
Eski MHP Milletvekili Meral Akşener, CNN Türk’te Akif Beki’nin sorularını yanıtladı. Şehitlere rahmet dileyerek sözlerine başlayan Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilişkilerinin kopmasının nedeniyle ilgili, “Sayın Bahçeli’nin bizzat davetiyle 2001 yılında MHP’ye katıldım. Milletvekili adayı oldum. 2004’te İstanbul büyükşehir adayı yapıldım. 2007’de 1. Sıra milletvekili adayı oldum. Bunlar Bahçeli’nin tasarrufuyla oldu. Ne olduğunu anlayamadığım bir biçimde Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken benim ismim geçti medyada. Benim dışımda gelişti bu süreç. Benimle ilgili yazı yazın diyen bir pozisyonda değilim o yazarlalar ilgili. Sonuç itibariyle buradan bir gerilim başladı. Bazı anketlerde CHP’nin adayının yüzde 22, benim yüzde 28 Erdoğan’ın 38 olduğu çıktı. İkinci turda benim kalabileceğim gibi yorumlar yapıldı. Ve bir gün Bahçeli çatı aday önerisinde bulundu. Partileri gezdi ve İhsanoğlu aday olarak ortaya çıktı. Ben İhsanoğlu için çok çalıştım. Daha sonra 2015 seçimlerinde aday oldum ve birinci sıradan 3. bölge Sayın Bahçeli tarafından” dedi.
“1 KASIM SEÇİMLERİNDE BAHÇELİ BENİ LİSTEDEN ÇIKARDI”
“Çirkin şey yaşadım o süreçte malum bir iftira yaşadım Bahçeli’yi bilgilendirdim. Kafana takma üzülme dedi. Sonrasında devam ettim” diyen Akşener, “Sonunda seçimler bitti. Gönül alma konusuyla ilgili Abdülkadir Sevli bir yazı yazdı. MHP Ak Parti koalisyonu kurulsa diye bir yazı yazıldı. Sayın Bahçeli; hep Meral hep Meral bir daha olursa üstünü çizerim dedi. 1 Kasım seçimlerinde Bahçeli beni listeden çıkardı. Buna bir itirazım olmadı. Kararlar böyle konulduğu için itirazım olmadı. Bu süreç içinde hiçbir beyanım sitemim olmadı” diye konuştu.
Sonuçların ardından harekette aşağıdan yukarıya bir kaynama olduğunu belirten Akşener, şunları kaydetti:
“Çık yola dendi. Daha önceden de söylemişti. Ben o zaman böyle bir şey düşünmediğimi söylemiştim. Ancak bu sefer sonuç değiştirdi işi. Ben olağan üstü kongre talebimi dile getirdim. Siz imzalarınızı toplasanız da yapmıyoruz cevabını aldık. Bu imzaların özelliği şu, il ilçe başkanları, belediye başkaları imza verdi. Bir talimat daha geldi Bahçeli’den ‘1100 imzada toplasanız da hükmündedir.’ Biz de mahkemeye gittik. Mahkeme karar verdi. 8 Nisan’da 3 kişilik çağrı heyeti atadı. Birdenbire bu mahkemenin bu karar veremeyeceği tartışması çıktı. Dolayısıyla çağrı heyeti şunu yapacak; delegelere çağı yapacak ve kongreyi toplayacak. Bütün kurullar devam ediyor. Sadece bu 3 arkadaşımız bu kongreyi yapmakla görevlendirildi. Partinin iç işleyişiyle ilgilisi yok. Divan seçildiği andan itibaren de görevleri bitecek.”
“BAŞ PARALEL BAHÇELİ OLUYOR”
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun paralel proje söylentileriyle ilgili soru üzerine Akşener, “MHP’nin Sayın İhsanoğlu’nun önerisi olduğunu biliyorum. Muhafazakar dediğimiz alanın temsilcisi olduğunu ve Abdullah Gül’le yakınlığını biliyordum. İktidar tarafından da İTÖ başına getirdiğini biliyorum.
Ben Sayın İhsanoğlu’nu tenzih ediyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu için de böyle demişlerdi. Şimdi de benim için diyorlar. O dönem sayın İhsanoğlu, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin adayıydı. Ekmeleddin İhsanoğlu bir paralel proje ise, onun seçen baş paralel de Sayın Bahçeli oluyor" şeklinde konuştu.
“NİYE KAÇILIYOR ANLAMIŞ DEĞİLİM”
2 milyon oy kayıbıyla ilgili soru üzerine Akşener, “Biz öncelikle kongre talebinde bulunduk. Bin 153 delegenin karşısına çıkmayı talep ettik. Kendisinin de aday olması halinde, burada bir garanti yok ki şu seçilecek diye. 2 milyon oy kaybı MHP için makul ise bizim için, taban için makul değil. Bunun tartışılması gerekiyor. Kurultayı toplarsınız bu tartışma zeminin oluşturulur. Niye kaçılıyor anlamış değilim” dedi.
Meral Akşener (18 Temmuz 1956, Gündoğdu[1], İzmit), Türk siyasetçi[1]. 20. 21. 23. 24. 25. dönem MHP milletvekili, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili ve eski İçişleri Bakanı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitirdi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Doktorasını tamamladı. XX., XXIII., XXIV.ve XXV. Dönem İstanbul, XXI. Dönem Kocaeli Milletvekilliği ile İçişleri Bakanlığı yaptı. Evli ve bir çocuk annesidir.
En son 1968 yılında CHP'den Millet Meclisi başkanvekili seçilen Muş Mebusu Hayriye Ayşe Nermin Neftçi'den sonra 10 Ağustos 2007 tarihinde Güldal Mumcu ile beraber TBMM başkanvekili seçilen kadın milletvekili oldu. Türkiye-Çin Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesidir.
Bulunduğu parti olan MHP'den 1 Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinde milletvekili adayı gösterilmedi.[2]
1 Kasım seçimlerinde MHP'nin oy kaybederek mecliste temsil edilen 4. parti olunca 30 Kasım 2015 tarihinde yapmış olduğu basın toplantısında kurultay talebinde bulunmuş ve üzerime düşen her görevi yapmaya hazırım demiştir
‘Paralel devlet’ nedir?
Paralel devlet sosyal bilim literatürüne Amerikalı tarihçi Robert Paxton tarafından kazandırılmış.
Devletin veya hükümetin içinde ama meşru olmayan ‘devlet gibi’ kurum ve organizasyonlar toplamı için kullanılmış.
Paralel devlet, temelde devletin egemen siyasal ve toplumsal ideolojisini desteklemeye hizmet ediyor.
Dolayısıyla bizde yaygın olarak kullanılan anlamından, meşru iktidara alternatif gayri meşru bir yapı, ‘devlet içinde devlet’ teriminden farklı!
Tarihte örneği var mıdır?
Evet, genel olarak Nazi Almanya’sı, Faşist İtalya, Sovyetler Birliği, İran ve Kuzey Kore gibi totaliter devletlerde, gençlik kurumlarında, iş/çalışma kolektifleriyle birlik ve milislerde yaygın.
Türkiye tarihinde paralel devlet, tek-parti dönemi hariç, görülmedi. Ama derin devlet hep vardı!
Özellikle II. Meşrutiyet’ten itibaren!
İttihat Terakki’nin 1908 sonrası siyasal hayattaki konumu, kendisine biçtiği rolü, görünürlük açısından tercihini bugün de görmek mümkün.
İttihat Terakki’nin lideri yoktur.
Hemen akla Enver Paşa, Cemal Paşa, Talat Paşa gelir ama anladığımız anlamda genel başkan yoktur.
Dönemlere göre sayısı değişen Merkezi Umumi’de mesela 1908’de kim vardı bugün bilmiyoruz. Bu, ilginç şekilde Türkiye’de dinci sağ örgütlenmeye model olmuş.
Günümüzde sıkça dile getirilen “Paralel Devlet” için şunu söylemek pekâlâ mümkün gibi görünüyor.
Örnek verecek olursak, devlet içinde hem AKP’nin hem de Cemaatin bir yapılanması olduğu açıkça görülüyor.
İşte bu yüzden savaş iyice kızıştı…
Binlerce polisin, kamu görevlisinin yeri değiştirilirken, daha ne kadar değiştirileceği belli değil.
Ufuk sislerle kaplı olduğu için bu savaştan kimin galip çıkacağı belli değil.
Bir zamanlar “Askeri Vesayet”ten söz edenler, bu gün kendi yarattıkları yapıdan, “Yargı Vesayeti”nden bahsediyorlar. Oysa bu vesayet oluşturulurken, bu gün tu kaka ilan edilen savcılar, hâkimler, HSYK kahraman ilan edilip, bu kurumlar sayesinde “İleri Demokrasi” ilan edilmişti.
Cemaat hakkında kitap yazdığı için yıllardan beri içeride tutulan, Hanefi Avcı, bu gün kurtarıcı rolüne soyunup, yakında içeriden çıkartılıp, Emniyet Genel Müdürü olarak düşünülüyormuş.
Sözün özü:
“İleri Demokrasi”den vazgeçip, normal “Demokrasi”ye geçmeye çalışan iktidar partisi, aradaki 5-6 yıllık hukuksuzluk dönemini görmezden gelip, o dönemde yarattığı devi, geriye dönerek alt etmek istiyor.
Yani, kendi yarattığı “paralel yapıyı” şimdi yıkmak istiyor.
Yıkabilir mi?
Bence zor görünüyor…
Kaynak:Milliyet.com.tr