Enbe’nin yeni albümünde aralarında Rümeysa ve İlyas Yalçıntaş bulunuyor.
İŞTE DETAYLAR…
Enbe’nin yeni albümünde aralarında Rümeysa ve İlyas Yalçıntaş’ın da bulunduğu altı genç yeteneğe yer veren Behzat Gerçeker: Albümdeki isimleri seçerken karakterine bakarım. Müzisyenliği daha kötü olabilir ama karakteri iyi olmalı.
Enbe’nin yeni albümünde aralarında Rümeysa ve İlyas Yalçıntaş’ın da bulunduğu altı genç yeteneğe yer veren Behzat Gerçeker: Albümdeki isimleri seçerken karakterine bakarım. Müzisyenliği daha kötü olabilir ama karakteri iyi olmalı.
YENİ ALBÜM İLE GELİYOR
“Enbe albümünde Sezen Aksu’nun yeni parçası ‘Ayrılık’ı seslendiriyorum. ‘O Ses Türkiye’ yarışmasında Sezen Aksu tarafından keşfedildim. Elendikten sonra, ertesi gün beni Sezen Aksu aradı ve üç yıldır Sezen Aksu ile çalışıyorum. Yakın zamanda Sezen Aksu’nun müzik prodüktörlüğünü üstlendiği bir albüm çıkartacağım. Tüm şarkılar da ona ait olacak. Ben şu anda öğretmenlik yapıyorum ama hâlâ Sezen Aksu’nun okulunda okuyorum.”
İLYAS YALÇINTAŞ:
“Albümde çıkış parçası olan ‘İncir’i söylüyorum ve Büşra Periz ile birlikte ‘Olmazsa Olmazımsın’ adlı parçada düet çalışmamız var. ‘İncir’ parçası için çektiğimiz video klibimiz iki milyon tıklanma rekoruna ulaştı. Enbe Orkestrası albümü, diğer albümlerden şu açılardan farklı: Başka bir sanatçının albümünde dinleyici ister istemez aynı tadı alır ama bu albümde solistler farklı olduğu için hepsinden farklı tatlar alabilirsiniz. Bu albümde yer aldığım için çok mutluyum. Behzat Gerçeker Hoca’ma çok teşekkür ederim. Yakın zamanda kendi albümüm de çıkacak, onun çalışmalarına devam ediyorum.”
Behzat Gerçeker yönetiminde, birçok yerli ve yabancı şarkıcıyla birlikte düetlere imza atan Enbe Orkestrası’nın yeni albümü çıktı. Enbe bu albümde de geleneğini bozmadı ve genç yetenekleri buluşturdu. Her albümde yer alan Ajda Pekkan da yine Enbe’yi yalnız bırakmadı ve albüm için iki şarkı seslendirdi. Albümün ilk klibi, beş günde iki milyon tıklanma ile rekora koşan İlyas Yalçıntaş’ın seslendirdiği ‘İncir’ şarkısına çekildi. Albümdeki diğer sürpriz ise Sezen Aksu’nun himayesine aldığı Rümeysa. Behzat Gerçeker, İlyas Yalçıntaş ve Rümeysa ile birlikte Levent’teki The Edition Hotel’de bir araya geldik. 20 Mart akşamı ‘Enbe 2015′ albümünün tanıtım lansmanı için konser vereceklerini belirten Gerçeker, gecenin tüm gelirini Darüşşafaka’ya bağışlayacaklarını belirtti… Albüm hakkında neler söylemek istersiniz?
Her zamanki gibi işimizin çok zor olduğunu biliyorduk ve uzunca bir süre oturduk, çalıştık. Müziğin şu an ülkemizde çok iyi gittiğini düşünmesek de, işimiz bu olduğu için iyi olduğunu düşündüğümüz bir çalışma hazırladık. Sağ olsunlar, Ajda Pekkan, Işın Karaca, Funda Arar, Ziynet Sali, Burcu Güneş, Betül Demir, Erdal Çelik gibi ülkemizin en önemli müzisyenleri bize değer vererek albümümüzde yer aldılar. Bu ülke çok genç bir nüfusa sahip ve çok yetenekli arkadaşlarım var. Bu albümde de altı genç arkadaşım var. İlyas Yalçıntaş ve Rümeysa bugün yanımızda…
Aslında sizin bir nevi eğitmenlik misyonunuz da var…
‘Her zaman, her şeyi biliyorum’ demiyorum ama elimden geldiğince deneyimlerimi ve bildiklerimi genç arkadaşlarımla paylaşıyorum. Aslında ben de hâlâ Sezen Aksu ve Ajda Pekkan’dan bir şeyler öğreniyorum. Ajda Pekkan, bakış açısı ve vizyon olarak 15-20 yıl bu ülkenin ilerisinde. Japonya’daki Top 10 listelerine bakıyor, müzik listelerini takip ediyor, gecenin bir yarısı beni arayıp ‘Şu şarkıyı dinledin mi? Arajmanı nasıl buldun?’ diye soruyor. Bu nasıl bir aşktır! Orada kalabilmenin, Ajda Pekkan ya da Sezen Aksu olabilmenin ne kadar zor olduğunu hissediyorum.
MUSTAFA CECELİ ÇOK KADİRŞİNAS
Enbe Orkestrası’nın maestrosu olarak; hem başarıyı, hem başarısızlığı direkt olarak göğüslüyorsunuz…
Türkiye’de iki kişinin bir araya gelip iş yapamadığı bir dönemdeyiz. Toplum olarak maalesef bu ülkede başarıyı paylaşamama durumu söz konusu. ‘Bu ülkede bunca müzisyen var. Hem dünyada, hem Türkiye’de, bu anlamda çalabilecek bir orkestra niye olmasın?’ gibi bir hayalim vardı hep. Buradan kazancım sadece bu… Türkiye’ye yabancı bir sanatçı geldiğinde, ‘Enbe Orkestrası ile çalalım’ demesi müthiş bir duygu… Biz işimizi dünya çapındaki müzisyenlere de ayak uydurarak yapmışız ki bizi tercih ediyorlar.
Zorlanmıyor musunuz?
‘Dökmeden götürmek’ dedikleri var ya; elimden geleni yapıyorum. Dökmeden götürmeye çalışıyorum ki diğer albümlerde de biz sanatçı dostlarımızla farklı çalışmalara imza atabilelim ve birçok genç star yetişebilsin. Çok müzisyeninin, büyük sanatçıların, değerli prodüktörümüz Samsun Demir’in emeği var. O alın terini dökmeden bu büyük sorumluluğun hakkını veremezsiniz. Ve çok çalışma olmadan da böyle bir taşın altına elinizi sokamazsınız. Musafa Ceceli ile ‘Unutamam’ı yaptık, sonra kendi albümü çıktı ve üç yıl sonra star oldu. Sonra bizimle birlikte iki parça daha seslendirdi geçen Enbe albümümüzde… Düşünebiliyor musunuz? Kadirşinaslık, iyi insanlık o adamda; Mustafa Ceceli’de… O yüzden benim için insanları seçerken karakteri de çok önemlidir. Çok iyi bir müzisyen olması, o kadar enteresan bir şey değil. Kötü müzisyen olabilir ama iyi karakterli olması bizim için daha önemli.
EGOMU LAZIM OLDUĞUNDA ÇIKARIRIM
Karaktere ve vefaya önem verdiğinizi belirttiniz. Siz hiçbir sanatçı dostunuzdan vefasızlık gördünüz mü?
Hayır, vefasızlık yaşamadım. Bizim işimiz duygu işi… Renkler uyuşmazsa, duygu paylaşımı olmazsa; müziği paylaşamayız. O yüzden benimle çalışmayan ya da benim çalışmadığım isimler muhakkak olmuştur ama en önemli şey, dediğim gibi karakter!
Manevi olarak emeğinizin karşılığını aldığınızı düşünüyorum ama maddi olarak kazanç elde ediyor musunuz?
Maddi olarak Türkiye’de hiçbir sanatçı para kazanmıyor hatta cebinden para harcıyor. Buna Tarkan da dahil… Kremlin Sarayı’nda çalan ilk Türk biziz, başka müzisyen yok. Bu tarifi olmayan bir şey. Bana sarayı versen, o kadar mutlu olmam. O yüzden maddi değil, o manevi kazanım beni daha çok mutlu ediyor.
Starlar ile iş yapan ve kendisi de ünlü olan biri olarak ego anlamında bir özeleştiri yapabilir misiniz?
Bende de ego var, herkeste var, insan olarak kompleks de var. Aradaki fark şu; ikide bir cebimden çıkarıp egomu buraya koymuyorum. Egoyu lazım olduğu yerde çıkartıyorum; her zaman çıkarmak bana göre değil. Zaten egoyu olur olmaz kullanırsak, çalışmaları da yapamayız.
