SİİRTAJANS.COM'un İHA'dan edindiği habere göre,Başbakan Davutoğlu, 'Kırmızı mecimek ve nohutta desteği yüzde yüz artırıyoruz' dedi ve meyve üreticilerine de fidan desteğinin yüzde 50 artacağını belirtti. Davutoğlu süt üreticilerini de unutmadı. Süt ve süt ürenlerine verilen desteği yüzde 100 artıyoruz diyerek çiftçiye müjdeyi verdi.
HALKA KÜRTÇE SESLENDİ
AK Parti Diyarbakır 5. Olağan Kongresi’ne katılmak üzere Seyrantepe Spor Kompleksi’nde toplanan kalabalığa seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu, selamlama sırasında halka Kürtçe seslendi. Başbakan Davutoğlu, 'Diyarbakır’a selam olsun' şeklinde başladığı konuşmasında salonda açılan ve ‘Kardeşliğin sesi Başbakan Davutoğlu’na selam olsun’ yazılı olan pankartı okuyarak, Kürtçe selama karşılık verdi. Başbakan Davutoğlu, salondakilere Kürtçe seslenerek, ‘Selam olsun Diyarbakır’ diyerek yoğun bir alkış topladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile salona girerken büyük bir coşkuyla karşılandı. Kendisi için bestelenen Türkçe, Kürtçe ve Arapça şarkı eşliğinde salonda tur atan Davutoğlu ve eşi, partililere çiçek attı. Davutoğlu’na, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve çok sayıda partili eşlik etti. Kongrede, konuşmasına selamlamalarla başlayan Davutoğlu, salona asılan 'Kardeşliğin sesi Başbakan Davutoğlu' anlamına gelen “Denge Bıratiye Serokvezir Davutoğlu" pankartını okuyarak, 'Hepiniz hoş geldiniz' anlamına gelen "Hün Bi Xer Hatin" ile cevap verdi. Davutoğlu, çok büyük sınavlardan geçildiğini belirterek, bu sınavlardan ancak Diyarbakır'a ruhunu ve kimliğini veren peygamberler ile alimlerin izinden yürünerek aşılabileceğini ifade etti.
Mart 2013’te Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde bir programa katıldığını anımsatan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Burada bir konuşma yapmıştım. Şimdi hala o konuşmanın güzel hatıraları zihnimdedir. Dicle Üniversitesi öğrencilerinde gördüğüm aşkı coşkuyu bugün binlerce Diyarbakırlının huzuruna çıkarken bu salonda görmekten gurur duyuyorum. Diyarbakırlı yiğittir, vefakardır, ehli edeptir. O konuşmamda zikretmiştim. Başbakan olduktan sonra bu ziyareti yaparken sadece kongre için gelmedim buraya. Bu mübarek şehre sinmiş ruhu bir kez daha yüreğimde hissetmeye geldim.”
Geçen hafta Aydın ve Muğla’yı ziyaret ettiğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi: “Türkmen yiğitlerle, Yörük yiğitleriyle buluştuk. Aydınlılar bizi efe zeybeği ile karşıladı. Şimdi de burada milletin arasına fitne sokmaya çalışan herkese cesaretle karşı çıkarak diyoruz ki; Kürt yiğitlerle, Zaza yiğitleriyle omuz omuzayız. Halay çekiyoruz, zılgıt çekiyoruz. Türkmenleri, Yörük yiğitleri, Kürt yiğitlerinden ayırmaya çalışanlara, Batı Torosları ile Güneydoğu Torosları kardeş diyoruz. Kudüs fatihleri ile İstanbul fatihlerini ayırmak mümkün mü? Diyarbakır üzerinden bir asra bir millete bütün bir Ortadoğu coğrafyasına selam gönderelim. Biraz önce sadece bizi selamlamak ve derdini anlatmak için hiç çekinmeden oradan atlayan kardeşimize de selam ediyorum."
Diyarbakır’ı böyle tanıdığını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyarbakırlıdan hiçbir zaman verdiği söze ihanet eden görmedim. Bu hatıramı paylaşmazsam Diyarbakır’ı anlatamam. 2010 referandumundan önceydi. Hz. Süleyman Camisinde sabah namazını kıldıktan sonra yine Hz. Süleyman Camisinde cuma namazına gittik. İçerisi çok sıcaktı. Hepimiz terlemiştik. Ben elimle ceplerimi yokladım terimi silebilmek için. 10 saniye geçmemişti ki arka saflardaki bir Diyarbakırlı kardeşimden bir mendil uzandı, aldım sildim. Sonra döndüm uzattım. ‘Sayın bakanım sizin olsun emin olun hiç kullanmadım’ dedi. Ben de dedim ki ‘Ey aziz kardeşim keşke kullanmış olsaydın, senin terin ve benim terim birbirine karışırdı. O zaman o mendili daha çok severdim. Aldım cebime koydum. Hala eşimin hatıra bölümünde sakladığı aziz bir hatıradır.
Diyarbakırlı öyle bir şey ki kardeşi bir şeye ihtiyaç duysun o anda elindekini, cebindeki verir. İşte Diyarbakırlı bu. Eğer Diyarbakırlı kardeşimin bir tek saç teline zarar gelse, ayağına diken batsa o diken bizim yüreğimize batar."
Konya ile Diyarbakır’ı ayır etmediklerini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hazreti Mevlana ile Diyarbakır’ın alimlerini ayırt etmeyiz. Diyarbakır’ın sokaklarında da beraber yürüyeceğiz. Diyarbakır’da da, Ortadoğu’da da dünyanın her yerinde de omuz omuza yürüyeceğiz. Ertuğrul Gazi'nin torunları, Selahattin Eyyubi’nin torunlarını çatıştırmak isteyenlere karşı inadına barış diyeceğiz. İnadına yeni Türkiye, yeni Ortadoğu, yeni dünya diyeceğiz.”
ÇÖZÜM SÜRECİYLE İLGİLİ ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ
Çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Diyarbakır'dan şöyle mesaj verdi: “Çözüm süreci herhangi bir konjonktürel çaba değildir. Çözüm süreci bir seçim kazanma ya da kaybetmemek için açılan bir yol değil. Çözüm süreci işte az önce zikrettiğimiz tarihdaşlığın vatandaşlıkla buluştuğu, kaderdaşlıkla buluştuğu süreçtir. Diyarbakır üzerinden bütün Doğu ve Güneydoğu ve bütün ülkemiz çözüm sürecine darbe vurmak isteyenlerin maskelerini indirsin. Bu kolay bir yol değil."
Kardeşliğe dikkat çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz bu ebedi kardeşliği bir arada tutmaya çalışırken birileri aramıza fitne sokmaya çalışıyor. Biz çözüm sürecini yerli bir proje olarak başlattık. Böyle sonuca götüreceğiz. 30 yıl bu ülkenin anaları evlat acısıyla ağladı. Biz bu kaderi değiştirmeye kararlıyız. Geçmişte ne zaman bu meseleleri çözmek için yola çıkılmışsa hep engel çıkarılmış. 1993 baharını hatırlayın. Rahmetli Özal bir gayrete girmişti. O gayretin önemli bir ismi olan Eşref Bitlis, sonra 33 asker ardından Özal rahmetli oldu. 2001’de rahmetle andığımız Gaffar Okkan’ı kaybettik. Bugün dahi Türkiye’nin her yerinde Gaffar Okkan kardeşliğin sembolü olmuştur. Buraya gelmeden önce bu kardeşimizin eşini aradım. O da dedi ki selamlarımı iletin. İşte bizim kardeşliğimiz budur. Rahmetli Necmettin Erbakan hoca yine çözüm için çaba sarf ettiğinde 28 Şubat devreye girdi. Recep Tayyip Erdoğan 2005’te Diyarbakır’da yeni dönem başlattı. O günden bugüne AK Parti kadroları bir an bile süreçten ayrılmadı."
Çözüm süreciyle ilgili konuşmasını sürdüren Davutoğlu, şunları söyledi: "2006’da cumhurla hiçbir ilişkisi olmayan cumhuriyet mitingleri, Danıştay saldırıları yapıldı. Milli bir irade ile iş başına gelen AK Partiyi iktidardan göndermek için. Şu an biz Diyarbakır’da bu tarihi toplantıyı yaparken sayın Cumhurbaşkanımız Somali’deki kardeşlerimiz ile buluşuyor. Sonra milli birlik ve kardeşlik projesini 2009’da devreye soktuğumuzda hemen arkasından paralel çeteler devreye girdi. Bu çabayı sürdüren sayın MİT Müsteşarımıza kumpas kurdular. Sadece çözüm süreci için hesaba çekmek istediler. Biz yılmadık. 2013’te sürece yeni bir ivme kattık. 2013 baharı tam da verilen mesajlarla, Nevruz mesajlarıyla yepyeni bir dönem başlayacakken yeni provokasyonlar yaptılar. Çözüm sürecini durdurmaya çalıştılar. Tam çözüm süreci ivme kazanmışken Gezi provokasyonları yaptılar. Bir anda bütün bir ülkeyi karanlığa boğmak istediler. Ama biz durmadık. Gezi provokasyonu yapılırken biz 2013 haziranında çözüm süreci yasasını çıkardık. Tarihte ilk defa süreç bir yasal çerçeveye oturdu.”
"GENÇLER BARIŞ SOFRALARINDA BİR ARADA OLACAK"
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidildiğini ve milletin dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı makamını layık gördüğünü vurgulayan Davutoğlu, “Ama durmadılar. Sayın Cumhurbaşkanımızın da AK Parti olağanüstü kongresinde devir teslim yaparken ikimizde konuştuk. İkimiz de bir hususu vurguladık. Çözüm süreci var oluş meselesidir. Sürece her zaman sahip çıkacağız dedik. Millete taahhütte bulunduk. O cumhurbaşkanı olarak ben başbakan olarak bir kez daha söyledik. Süreç ne olursa olsun mutlaka başarıya bulaşacak. Analar ağlamayacak. Gençler barış sofralarında bir arada olacaklar. Hiçbir şekilde onları karşı karşıya getirmeyeceğiz."
Selahattin Eyyubi'nin, Ertuğrul Gazi'nin, Osman Gazi'nin torunlarının birlikte Kudüs’ün, Şam'ın özgürlüğü için çalışacağını anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Dünyada adalet için çalışacaklar. Bu sözü verdikten sonra yaptığımız ilk çalışma yasası haziranda çıkmış sürece hükümet olarak bir mekanizmaya oturtmaktı. Bunu yaptık. Komisyonlar kurduk. Yeni Türkiye’de demokrasi için yola çıkmışken 6-7 Ekim Kobani olayları çıktı. Bu olaylar Kobani için çıkmadı. Kobani’ye de selam ediyorum. Üç günde 197 bin Kobaniliyi sınırlarını açmış olan bu ülke. Kobani bize tarihin emanetidir. Oradaki kardeşlerimiz bize tarihin emanetidir. Onlara sahip çıkacağız. Ama Kobani'ye olduğu gibi bayır bucak Türkmenlerine de Halep'teki Araba da Hıristiyana da sahip çıkacağız. Kim bu topraklara gelmişse hepsine kapımız açıktır. Kobani'yi bahane ederek gençleri apartmandan attılar, süreci provoke etmek istediler. Biz ne dedik; artık bu topraklarda kimse evladım ne olacak diye düşünmesin. Çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır anneleri gibi anneler bir daha hiçbir acı hissetmesin. Diyarbakır sokakları Konya sokakları gibi olsun. Bu zılgıtlar yeni bir dönemin yeni bir Diyarbakır’ın yeni bir Türkiye’nin zılgıtları. Şunu da söyledik. Onlar tahrip edebilirler. Biz inşa edeceğiz. Bir ay geçmedi. Yakılan yıkılan bütün iş yerlerini, binaları, okulları, mescitleri tekrar inşa ettik. Bizim bütün milleti bağrımıza basan siyaset anlayışımız bu. Bir daha yaşanmaması için her türlü tedbiri alacağız. Kobani bahane edilerek çıkan olaylardan sonra hamdolsun çözüm süreci tekrar ivme kazandı. Bütün bir milletin malı olan süreçle ilgili bütün taraflarla görüşüyoruz. Süreç milletin malıdır, milletin istikbalidir. Milletin geleceğidir. Tekrar süreç ivme kazandığında Cizre provokasyonu oldu."
Cizre olaylarını eleştiren Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Kardeşi kardeşe kırdırmaya çalıştılar. Onlara karşı tedbir alacağız. Ama bilinsin ki her bir Cizreli bizim kardeşimizdir. Şimdi Diyarbakırlılar, Diyarbakır’dan gür bir ses çıksın istiyorum. Çözüm sürecinin omurgası ayrılmaz tarihimizdir. Diyarbakır bunu çok iyi anlar. Biz güzel Türkçe'mizi güzel Kürtçe'mizle kardeş yapmaya geldik. Ezeli ve ebedi tarihi kardeşliğimizi daim kılmaya geldik. İdris’i Bitlisi’nin ruhunu şad etmeye geldik. Bunun için semboller önemlidir. Bu fikre kim karşı çıkıyor biliyor musunuz. Çağdaş gibi görünen ama çağ dışı olan ulusalcılar karşı çıkıyor. Tüm ulusalcılar diyor ki Selçukluyu, Osmanlıyı, Osmanlıcayı unutun gelin yeni bir tarih inşa edelim. Tek parti döneminde böyle iddialarla bizi kökümüzden koparmaya çalışırken, unutun o İslam dönemini Perslere, Medlere daha öncesine gidin. Onlar da bizim tarihimiz. Ama Anadolu'nun mayası İslam’dır. Dün burada toplanan Diyarbakırlı kardeşlerime de selam ediyorum. Türkiye’nin her yerinde yolumuz onun yoludur."
"HİLAL İSLAMI TEMSİL EDİYOR DİYE BAYRAKTAN KALDIRMAYA ÇALIŞTILAR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, hilalin İslamı temsil ediyor gerekçesiyle birilerinin bunu bayraktan kaldırmaya çalıştığını belirterek şunları söyledi: "Birileri İslam medeniyeti mayasını körertmeye çalışıyor. Çözüm süreci ile bu toprakların mayası olan Malazgirt’e yön vermiş olan Türk, Kürt, Zaza yiğitler yine birlikte olacak. İnşallah bu ebedi kardeşlik daim olur. İşte 28 Şubat’ta birileri çıktı Hilal İslamı temsil ediyor diye bayraktan kaldırmaya çalıştılar. Bu hilal bu milletin İstiklalidir, İslamın sembolüdür diye buna karşı çıkanlar oldu. Bazı Kürt ulusalcılar da bu aziz milleti, bu bayrakla buluşturmamaya çalıştı. Bu bayrak mazlumların bayrağıdır. Türkü, Kürdü, Zazası, Lazı, Çerkezi, Arnavutu, Boşnağı Çanakkale'de bu bayrak için şehit düştü. Bakın iki hafta Libya başkanını misafir ettim. Bayrağında hilal ay yıldız vardı." Pakistan'a gideceğini anlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Bayrağında yıldız var. Bosna'ya gidin sancağında ayyıldız var. Somali'de de bu al bayrak var. Biz Diyarbakır’da da birilerine inat al bayrağın temsil ettiği her şeyi, İslamı, istiklali savunmaya devam edeceğiz. Allah Diyarbekirlilerden razı olsun. İşte tarihdaşlık budur, kaderdaşlık budur. Biz bu inançla çözüm sürecini bir kardeşlik süreci kıldık. Kılmaya da devam edeceğiz. Onlarca yıl bu ülkede Kürtçe konuştukları için ceza alanlar oldu. Anneler babalara hapishanelere gittiğinde Kürtçe konuşmak yasaklandı."
HALKLAR KARDEŞ OLACAK
Kürtçe türkülerin yasaklandığını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Allah aşkına AK Parti iktidarı olmasaydı bu salonda şuan asılı olan pankartlar olur muydu? Süleymaniye’de oradaki kardeşlerimize Kürtçe hitap ettiğimde salonun nasıl ayağa kalktığını gördük. Biz bütün yasakları kaldırdık. Olağanüstü hali, Kürtçe yasağını kim kaldırdı? AK Parti. Şimdi önümüzdeki dönemde de inşallah özgürlükçü bir anayasa için seçimlere gidiyoruz. Ve bu kardeşlik şehrinden yeni Türkiye’ye merhaba diyoruz. Merhaba yeni Türkiye. Merhaba özgürlükler ülkesi. Biz Diyarbakır’a her şeyimizi emanet ederiz ve gururla ifade ediyorum ki beni burada koruyan ekibimin içinde Diyarbakırlı kardeşlerim de var. Onlara canımızı emanet etmişiz. Canımız Diyarbakır’a emanet. Diyarbakır’dan bütün ülkeye seslenerek söylüyorum. Özgür bir Türkiye, demokratik bir Türkiye. Süreç üzerinden bu ülkede sağlayacağımız yeni birlik ve beraberlik üzerinden yeni bir Ortadoğu hedefliyoruz. Türkün, Kürdün Arabın kardeş olduğu bir Ortadoğu hedefliyoruz. Suriye’deki zalim yönetime ve zalim IŞİD’e karşı, emperyalistlerin bölmek istediği bu Ortadoğu'ya karşı bütün birlik içinde Ortadoğu istiyoruz. İşte o Ortadoğu'ya da Kudüs’e de Filistin'e de özgürlük verecek, halklar kardeş olacak"