Erdoğan dinleme operasyonlarıyla ilgili olarak ise yargı içerisindeki paralel yapılanmaya dikkat çekerek, “HSYK ilk adımı attı ancak bunlar 3 tane, 5 tane, 10 tane değil” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etiyopya ziyareti öncesi düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dün gerçekleştirilen “yüce divan” oylaması konusundaki düşüncelerinin sorulması üzerine, “Ben şu anda Cumhurbaşkanı olarak böyle bir değerlendirmeyi ancak bir vatandaş olarak yapabilirim.Fakat bu makama beni getiren halkıma da burada ister istemez bunu cevapsız bırakmamak gibi bir sorumluluğu taşıyorum.
Bu yapılan oylamanın amacı nedir. Bu oylamanın amacı ‘bu dört arkadaşımız yüce divana gidecek midir gitmeyecek midir? Bu oylamanın neticesi ne olursa gider ne olmazsa gitmez? Ben sizden şunu beklerdim acaba 276 niye çıkmadı bu soruyu sormalıydınız. Çünkü yüce divana sevk noktasında onların çabası var yani muhalefetin.
Bu soruları yöneltenler acaba birincil mahkemenin takipsizlik kararlarını niçin görmezden gelirler orası yargı değil mi. Kaldı ki komisyona bu işi götüren iktidardır. İktidar istememiş olsa bunu komisyona götürmezdi. Komisyon raporunda yüce divana gerek görmüyor. Muhalefet önergeler ile bu işin peşini kovalamaya devam ediyor.
Orada yaptıkları mücadelede sonuç 4 bakan arkadaşımızın yüce divana gitmemesi istikametindedir. Hayırlı olsun demek yeterlidir diye düşünüyorum” dedi.
“60 KEZ DİNLENDİYSEK AZ. BEN SINIRSIZ DİYE BİLİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ankara merkezli gerçekleştirilen “yasa dışı dinleme” operasyonu da soruldu. Erdoğan, kendisinin de 60 kere dinlendiği iddialarını hatırlatan gazetecilere, “60 kez dinlendiysek az. Ben sınırsız diye biliyorum” diye yanıt verdi.
“HYSK İL ADIMLARI ATMIŞTIR AMA BUNLAR 3 TANE 5 TANE DEĞİL”
Bu konuya yıllardır dikkat çektiğini söyleyen Erdoğan, “Ama biz söylerken bunlara ne yazık ki medya inanmadı. Anayasa mahkemesinin dinlendiğini, Genelkurmay’ın dinlendiğini anlattım. Bunları söylerken maalesef bizim bu söylediklerimiz kale alınmadı.
Çünkü yargı işgal altındaydı. Emniyetin içinde ciddi manada sıkıntılar vardı. Bu sıkıntılar sebebiyle emniyet ve yargının müşterek çalışmasın neticesinde ki bu yargı içinde kimlerin olduğunu gördünüz.
Ataması yapılanları tweetlerle bu ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına nasıl hakaret yağdırdığını gördünüz. Düşünebiliyor musunuz?
Yargının içinde bu makamda bulunan bir insanın, tweetlerle terbiye dışı, edebe adaba sığmayan o ifadeleri kullanan insanın yargıda yer almasını düşünmek mümkün mü. Bunu gelişmiş hiçbir ülkede yapmak mümkün değil. Bu ülkelerde bu insanları yargı makamlarında tutmazlar anında kapıya koyarlar.
Şu anda HSYK ilk adımları atmıştır. Ama bunlar 3 tane, 5 tane, 10 tane değil. Bunları ne yazık ki üst yargıda da görüyoruz. Türkiye’de maalesef bir kısım yargı mensupları yargıdaki dokunulmazlık imkanlarını nasıl kullandıklarını çok açık net ortaya koyuyor.
Şu anda Gölbaşı'ndaki süreç inanıyorum ki birçok şeyleri ortaya çıkaracaktır. Bu eteklerden çok taşlar dökülecek. Daha henüz bunlar bitmedi. Bunun arkası gelecek. Ben inanıyorum bunların arkası geldiğinde Türkiye’de huzur ortamı yakalanacak” şeklinde konuştu.
“SİYASETTEN NASİBİNİ ALMIŞ BİR İNSAN BU İFADEYİ KULLANMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selahattin Demirtaş’ın Cizre olayları ile ilgili açıklamalarını hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi:
“Siyaseti bilen bir insan, siyasetten nasibini almış bir insan bu ifadeyi kullanamaz. Bu beyefendi mensubu olduğu partinin belediyelerinin araçlarının nasıl hendekler kazdığını ve bu kazdıkları hendeklerden nasıl tekrar arıza yaptığı diyerek ödenekler aldıklarını, belediyeleri hangi anlayışlarla yönettiklerini masaya yatırsınlar. Bunlar biliniyor.
Şu anda Türkiye’de ikide bir söylenen ve bizim ısrarla takipçisi olduğumuz bir çözüm süreci var. Bu sürecin lafta tarafında gibi görünüp, bu süreci çözümsüzlüğe uğratmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bunların çok yüzü var. Cizre’de bu hendekleri kazanlar oradaki belediyeler vasıtasıyla bunlar yapılıyor. Orada başında olduğu partinin belediyesi var. Bunu nasıl izah edebilirsin. Orada insanlar tehdit altında. Bunlar tehdidi devletten mi alıyorlar?
Devlet oraya araç gereçleri ile gittiğinde bunları kimler taşlıyor, molotof kokteyli atıyor. Devletin elemanları mı atıyor? Yakalanıp tutuklananlar kimlerin elemanları hepsi çıkıyor ortaya. Bunları da çocuklara yaptırıyorlar.
Şimdi çıkacak yasayla bunların da önü kesilecek. İç güvenlik yasası tüm bunların önünü kesmeye yönelik. Temenni ederim ki bu yasa genel kuruldan geçtikten sonra iç huzurumuz sağlanmış olur.
Her şeyden önce bu beyefendi mensubu olduğu partide eşbaşkan sıfatıyla çok daha dikkatli konuşmalı. Bir yerde suçlu aramanın gayreti içinde olmaktan acaba bizde ne var diye kendisine bakması lazım.”