Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium’da düzenlenen ’TÜRGEV Yurtları Toplu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, "Bu hizmetlerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na, sayın Başkana, yönetim kurulu üylerine tüm hayırseverlerimize teşekkür ediyorum. sözlerimin hemen başında dün Malatya’da meydana gelen elim kazada şehit olan pilotlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailesine ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum.
Bu hizmet kervanı yola 1996 yılında İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı adıyla çıkmıştı. Önce Kadıköy’de ardından Fatih’te açılan kız yurtları vakfın ilk hizmetleriydi. 2008 yılından itibaren hızlanan yurt açma faaliyetleri, 2012 yılından itibaren artık İstanbul dışına taşıp tüm Türkiye’ye yayılmaya başladı. Vakfın adı da Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı kısa adıyla TÜRGEV olarak tadil edildi.
1996’dan bu güne gençliğe ve eğitime hizmet maksadıyla vakfımızın çatısı altında emek vermiş, bağışlarıyla katkıda bulunmuş herkesi de bu vesileyle ölenlere rahmet diliyorum. Hayatta olanları hayırla yad ediyor, herbirini ayrı ayrı kutluyorum" ifadelerini kullandı.
Bugün TÜRGEV’in Türkiye’nin her köşesine yayılmış 20 yurdu ve 4 misafirhanesiyle hizmetlerini devam ettirdiğini belirten Erdoğan, "Ayrıca gündüz bakımevleri, kreş ve ilkokul ile eğitim faaliyetlerinin yelpazesini genişletti. Öğrencilere yönelik destek programları, seminerleriyle TÜRGEV’in yeni Türkiye’yi inşa edecek gençlerin yetişmesi konusunda çok önemli hizmetler, çok önemli görevler ifa etmenin çabası içinde görüyorum.
TÜRGEV’in önümüzdeki dönemde faaliyete geçireceği üniversitesi ile kreşten yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde hizmet veren yapı haline geleceğine inanıyorum. Allah sizlerden razı olsun, emeğinizin, çabanızın, gayretinizin boşa gitmeyeceğinden emin olmanızı istiyorum. Dünyadaki en karlı, en verimli, en hayırlı yatırım insana yapılan yatırımdır.
İnancını, tarihini, kültürünü bilen aynı zananda araştıran sorgulayan, öğrenen, üreten gençler yetiştirme konusundaki çabalarınızda sizlere başarılar diliyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınınızda olacağımı bilmenizi istiyorum. Biliyorsunuz, TÜRGEV 17-25 Aralık darbe teşebbüsününn en önemli hedeflerinden biriydi.
Böylesine güzel, önemli, hayırlı hizmetler yapan bir kurum niçin hedef alınır?Bu soruyu sormak ve bunun cevabını aramak durumundayız. Bu kurumun hizmetleri niçin iftiralarla engellenmek istenir? Bu kurumun hizmetlerine destek veren insanlar özel olarak tespit edilip niçin saldırıya uğrar? Yetimin, öksüzün, fakir fukaranın evlatlarının sığındığı bu kapıya niçin kilit vurulmaya çalışılır? Üstelik de tüm bunlar yolsuzluk gibi gerçekten alçakça, ahlaksızca bir kılıfla niçin yürütülür?" diye sordu.
"SONUNDA KENDİ ELLERİYLE KENDİ KUYULARINI KAZDILAR"
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Aslında cevap kendi içinde gizli, dikkat ederseniz Türkiye’nin ne kadar milli kurumu, milli projesi varsa hepsiyle birlikte TÜRGEV’de hedef alınmıştı. Halkbank’tan ne istedilerse Türkiye’nin küresel projelerinden niçin rahatsız oldularsa TÜRGEV’in üzerine de aynı sebeple gittiler.
Kendi kurdukları ankebut sistem için Güney’deki sevdikleri ülkenin, özellikle de ikamet ettikleri yerdeki destekçilerinin çıkarları için TÜRGEV’i bir tehdit olraak gördüler. Gerçekten de TÜRGEV onlar için bir tehditti, çünkü TÜRGEV biraz önce ifade ettim inancını tarihini kültürünü bilen, araştıran, sorgulayan, üreten şuurlu gençler yetiştirmek istiyor. Vatanına bağlı, milletine sevdalı gençler yetiştirmek istiyor. Bunu hazmedemediler.
Halbuki onlar kayıtsız şartsız kendilerine tabi olacak mankurtlaştırılmış bu vasıfların tam tersi mahiyette bir nesli istiyorlar yani biri ’ak’ diyor diğeri ’kara’. Böyle olunca anlaşabilmeleri mümkün değildi, nitekim olmadı. Buyapı milletimizin hayır hasenat konusunndaki, eğitim konusundaki duygularını, hassasiyetini yıllarca istismar etti.
Yardım diyerek, ümmet, kurban diyerek, zekat diyerek topladıkları paraları götürdüler Türkiye aleyhindeki lobilere, milletin değerleriyle hiçbir zaman barışamamış olan partilere aktardılar, yurtiçinde ve yurtdışında. Sadece yurtiçinde değil, aynı şeyi yurtdışında da yaptılar. Ülkemiz aleyhine oralarda lobiler oluşturmak için bu paraları harcadılar. Allah rızası için diyerek adeta karın tokluğuna çalıştırdıkları insanların emeklerini, karanlık güçler adına oynadıkları oyunun malzemesi yaptılar.
Sonunda kendi elleriyle kendi kuyularını kazdılar. Milletin feraset duvarına çarpıp milletin tokadını yeyip yerlerine oturdular. Bu milletin gönlünden sildiği hiçkimse hiçbir bir kurum bir daha iflah olmaz, bir daha ayağa kalkamaz. Milletimiz bunları gönlünden sildi, şimdi sivil toplum kuruluşlarımıza, vakıflarımıza, derneklerimize çok büyük görevler düşüyor.
Yurtiçinde, yurtdışında farketmez. Bu yapının ortadan kalkmasıyla herhangi bir hizmetin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz. Hiçbir insanımızın, evladımızın mağduriyetine asla gözyumamayız. Daha çok çalışacağız, daha çok koşturacağız, daha çok mücadele edeceğiz. Meselenin özünden, amacından en küçük bir sapmaya mahal vermeden bu hizmetleri daha iyisiyle, daha başarılı bir şekilde fazlasıyla yürüteceğiz, buna mecburuz.Milletimiz, vatanımız için, geleceğimizin teminatı, gözlerimizin nuru evlatlarımız için buna mecburuz" diye konuştu.
Yurt dışındaki okullar için Milli Eğitim Bakanlığı’nın hükümete yapmış olduğu hazırlığı sunduğunu anlatan Erdoğan, "Mİlli Eğitim Bakanlığımızın öncülüğünde ama tamamen sivil yapıya sahip bir Maarif Vakfı adıyla vakıf kuruluyor. Oralardaki eğitim hizmetini artık bu vakıf sürdürecek. Yani yurtdışında acaba ne olacak sorusu cevabını böylece buluyor. Yurt içinde ne barınma, ne yurt, diğer eğitim ve yardım hizmetleri konusunda en küçük bir aksamaya yol açılmayacağına inanıyorum.
Az önce Bakanımız 400 bin öğrenci kapasitesine kredi yurtlar kurumunun ulaştığını ifade ettiler. Bu konuda diğer kuruluşlarımızla birlikte TÜRGEV’e de diğer STK’larımıza, inşa eden ihya eden STK’larımıza çok büyük görevler düşüyor. Arkadaşlarımızın meselenin künhüne vakıf oldularını biliyoru. Yeni yurtlarla, üniversiteyle kendi alanında ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşu olmak için yürüttüğünü çalışmada sizlere başarılar diliyorum.
Vakıf geleneği bize özgüdür. Ecdadımız tarafından oluşturulan ve geliştirilen bu kurumsal yapı bugün Amerika başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde başarıyla uygulanıyor. TÜRGEV’in nispeten yeni ve genç bir vakıf olmasına rağmen samimi ve titiz çalışmalarıyla kısa sürede milletimizin gönlünde müstesna bir yer etmeyi başardığını görüyoruz.
Hele hele burada TÜRGEV ve Ensar Vakfı’nı müsteşerek oluşturdukları vakıfla Amerika’da attıkları adım bizi mutlu eden, orada master ve doktora öğrencileri için inşa edilecek olan bu yurtla birlikte inanıyorum ki çok çok farklı bir gelişme başlamış oluyor. Bundan dolayı bu oluşuma destek veren hayırseverleri kutluyorum" dedi.
"HER İKİ TEŞEBBÜS DE AYNI AMACA YÖNELİKTİ"
Erdoğan, "Tabii, TÜRGEV olarak ülkemizde sadece yurt binaları açılmıyor aynı zamanda ecdadımızın bize bıraktığı emanete, medeniyetimizin önemli bir mirasına da sahip çıkıyoruz. 28 Şubat 1997’de ve 28 Şubat geliyor, yad edeceğiz ama bu defa farklı yadedeceğiz. Nerelerden nerelere? Kudret, kuvvet sahibi olan Allah’tır.
Bugünleri gördük ve şimdi 17-25 Aralık 2013’te köklerinden sarsılmak, köklerinden kopartılmak istenen bu mirasa sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Zahirde farklı gözükse de aslında her iki teşebbüs de aynı amaca yönelikti. Amaç, bu milletle kadim tarihi, kadim medeniyeti arasındaki bağları koparmaktı.Böylece milletimizin istikametsiz, hedefsiz bir topluluk haline dönüştürülecekti.
İşte o zaman bu milletin ne kendisi ne de yakın coğrafyasındaki kardeşleri ne de diğer mazlum halklar için dünyada seslendirebileceği hiçbir iddiası, itirazı kalmayacaktı. Biz buna izin vermedik. Biz, kendi geleceğimiz için değil, milletimizin ve tüm kardeşlerimizin istikbali için verdik, veriyoruz. Meseleyi Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi gibi göstermeye çalışanlar aslında bu yapının kendilerine de düşman olduğunu gayet iyi biliyorlar.
’Düşmanımın düşmanı dostumdur’ gibi basit bir mantıkla yanında yer aldıkları yapı eğer darbe teşebbüsünde başarılı olabilseydi hepsini esir alacaktı. Şantajla, kasetle, montajla, dinlemeyle esir alacaktı. Biz, aslında Türkiye ile milletimizle birlikte onları da bu büyük tehditten kurtardık, bu çok önemli ama gittiler kendi ayaklarıyla o yapıya teslim oldular.
Sen kendi ayağınla gidersen o da seni hep kullanır hem de şantajını yapar. Günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor, görüyorsunuz yaşanan rezilliği. Biri diğerine montajlı, dublajlı kasetler veriyor öteki ona biadını bildiriyor. Arada birbirlerini tehdit etmekten, hakaret etmekten de geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir. Bunu 30 Mart’ta gördük mü, gördük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük mü, gördük.
Şimdi hedef 7 Haziran. Bu nasıl çarpık bir ilişkidir? Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibiliyetlerinin gereği bu. Varsın onlar kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler. Varsın onlar inadına dekolte, inadına mini etek diye ferevan etsinler. Biz, TÜRGEV’le diğer vakıflarımızla, birlikte inancına bağlı, kültüre bağlı nesiller yetiştiren, düşünen, tartışan, üreten gençler yetiştirmek için çalışmaya, çabalamaya devam edeceğiz.
Dün yok etmek için üzerine saldırdıkları TÜRGEV işte burada. Hizmetleriyle, çalışmalarıyla dimdik ayakta. Onların ise Pensilvanya’dan başka sığınacak yerleri, kendilerini kabul edecek kapıları kalmadı. Buyurun, şu anda Pensilvanya’nın ikinci yakalama emri çıktı. Beraber kontak kurdukları kişilerin yakalama emirleri çıkıyor. Ne oluyoruz?Nereye gidiyor bu iş?
Şimdi 17-25 Aralık’ın sırları ortaya çıkmaya başladı, görüyoruz. Türkiye’de kendilerine yol arkadaşlığı yapanlardan da boşuna medet ummasınlar. Millet asla onlara bu ülkenin kaderini teslim etmez, bu ülkenin yönetimini teslim etmez, bunu böyle bilsinler" şeklinde konuştu.
"Şunu çok açık net söylemek zorundayım, bizler Türkiye’de çok farklı bir hedefi oluşturmanın, gerçekleştirmenin gayreti içindeyiz" diyen Erdoğan, "Bizim ilişkimiz tarihimizle, tarihten aldığımız ilhamla geleceği inşa etmek, yani kökü mazide olan ati anlayışının geleneğini yerine getiriyoruz. Biz, bunların tabiatının, cibiliyetinin gereğini tamamen bir kenara koyan ve tam anlamıyla eşrefi mahlukat olan insana yakışanı yapmanın gayreti içindeyiz. Bu, bir dürüstlük ilkesidir.
Bu, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma hedefidir. Bize düşen, sorumluluklarımızın bilincinde olmak. Bunun gereğini yerine getirmek. Bunun için de bizim zaman kaybına tahammülümüz yok. Onun için çok çalışacağız. Onun için şuanda TÜRGEV’in tüm bu vilayetlerde attığı adımlar bunun en güzel göstergesidir. Ülkemizdeki tüm gariplere el uzatma sorumluluğumuz var.
Ekmeği olmayana ekmek, yakacağı olmayana yakacak, evi olmayana barınak, okula gidemeyene eğitim imkanı sağlamak mecburiyetindeyiz. Şu anda, TOKİ hamdolsun, 630 bin civarında konutu yaptı, sahiplerine teslim etti. Yeterli mi, değil. Bunun artarak devam etmesi gerekiyor. Özel sektörün yaptıkları ayrı. Dar gelirli, orta gelirli grubu bunlara yönelik çalışma devam etmeli.
Bugün tek bir kız evladımız dahi, ailesi onu gönül huzuruyla güvenle, gözü arkada kalmadan bırakabileceği bir yurt bulamadığı için eğitim imkanında mahrum kalmışsa bunda Kredi Yurtlar Kurumu’nun sorumluluğu olduğu gibi TÜRGEV’in de diğer benzer vakıfların da sorumluluğu var. Daha çok çalışacağız, daha çok yurt açacağız. Böyle bir durumun yaşanmasına mümkün olduğunca müsaade etmeyeceğiz. Bu yavrularımızı buralarda gayet iyi yetiştireceğiz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Aynı şekilde ülkemizin neresinde olursa olsun tek bir vatandaşımız dahi akşam karnı aç yastığına başını koymuşsa bunda devlette birlikte bu alanda çalışan tüm vakıflarımızın, derneklerimizin sorumluluğu vardır. Şu kışta kıyamette bir kardeşimiz, tek bir ailemiz bile sıcak bir yuvadan mahrumsa bunda aynı şekilde başta şahsım olmak üzere hepimizin sorumluluğu vardır
Sadece bu kadar değil, bugün coğrafyamız başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulüm altında, baskı altında inleyen kardeşlerimiz var. Suriye, Filistin, Irak, Mısır’da var. Libya’da, Türkistan’da, Myanmar’da, Kırgızistan’da var. Biz bu insanlara gücümüz imkanlarımız nispetinde yardımcı olmak mecburiyetindeyiz. Suriye’de ve Irak’tan gelen 2 milyon kardeşimize ev sahipliği yapıyor olmamız elbette önemli ama buna bakarak tamam diyemeyiz. Vicdanımızı tatil edemeyiz.
Ülkemizin, geçtiğimiz yıl yaptığı uluslararası yardımların miktarı 12 yıl önce 45 milyon dolarken geçtiğimiz yıl bu rakam 4,5 milyar dolara ulaştı. Keşke daha fazla imkanımız olsa da bunu 14,5, 24,5 yapsak. Daha da artsa. İnşallah o günler de gelecek. Biz biliyoruz ki veren el alan elden üstündür."
"ADALETİN TERAZİSİ YERİNİ MİLİM ŞAŞMADAN BULMALIDIR"
Son günlerde özellikle kadına şiddet konusunda gelinen noktanın ’üzüntü verici’ olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Özgecan kızımızla ilgili yaşanan yenilir yutulur değil. Arka arkaya üç, dört, beş kızımızla bayanla ilgili olanlar yenilir yutulur değil. Bu toplumun genlerinde aslın bu yoktur. Nasıl oldu da biz bu hale geldik? Bu konuda da özellikle bu vakıflarımızın, STK’larımızın, çalışmaları çok önemli.
Bu, bir vahşet ve bunların da yargıda karşılığının hem kısa sürede hem de en yüksek derecede verilmesi gerekiyor. Birçok şeyler tartışılıyor, mevcut anayasamızın kuralları için de daha ileri bir ifade kullanmadan şunu söylüyorum, adaletin terazisi yerini milim şaşmadan bulmalıdır.
Bunun olması şart. Üstat ne diyor, ’İnsandır sanıyordu mukaddes yükü hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal’. Bizim üzerimizde böyle bir mukaddes yük var, bunun gereğini yerine getirmemiz lazım. Daha Özgecanlar görmememiz lazım. Bu olayları yaşamamız lazım.Bu vesileyle bir şey yaşadık, Mehmet Bey’in irfan dersi unutulacak bir ders değildi.
Baba, bütün bu acılar içerisinde tüm insanlığa bir irfan dersi, insanlık dersi verdi. Burada hepimizin ortak almamız gereken dersler de var ayrıca. Bu da çok manidar. Kendilerine, anneye babaya Allah razı olsun diyorum. Onlar tahrik unsuru olmadılar. Tam aksine hem teenni hem de bu ülkede böyle babalar da anneler de varmış dedirttiler.
Kardeşlerim rütbe beklemeden, mal beklemeden hiçbirşey beklemeden tehditlere göğüs gererek bu yolda yürüyeceğiz. Sorumluluğumuzu üstlenmiş insanlar olarak üzerimize düşeni yapacağız. Bize bu milletin duası, samimi bir gülümseme, teşekkür yeter. Kalpten sökülüp gelen Allah razı olsun sözü, hedefini bulmada oktan etkili kurşundan hızlı bir duadır.
Kadıköy’ü, Fatih’i bilirim. Oraları hazırlamıştık ama şimdi TÜRGEV çok çok daha ileri bir seviyeye geldi. Yeni açtıkları yurtlarla Hamdolsun hakikaten kızlarımıza adeta farklı bir onur, özgüven kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Açılışını yaptığımız 8 yurdumuzun bir kez daha ülkemize evlatlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Eğitim hayatlarını sürdüren tüm öğrencilerimize başarılar temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.